Ana içeriğe atla

Böceğin Saçları


Böcek biliyordu böcek olduğunu ve bu çok doğaldı.
Kendi görevi vardı böcek olmak gibi bundan da memnundu. Hiç bir zaman kelebek olmamıştı ki.
Bir gün uyandı upuzun saçları vardı.
Bir anda uzamış olamazdı. Böyle uzayana kadar nasıl da fark etmemişti. hiç kendisine bakmıyor da değildi
Tek tek yolmaya başladı saçlarını. Ona hiç yakışmamıştı. Nerden geldiği belirsizdi. Gitmelilerdi. Yoldu yoldu yoldu. Çok canı yanıyordu.
O kopardıkça daha fazla çıkıyordu sanki saçlar. En sonunda pes etti. Rahat hareket edemiyordu saçlarından. 
Yerleri süpürüyordu ve onu çirkin gösteriyordu. Aslında bir gecede uzamadı o saçlar.
Zamanla santim santim uzadı. Hiç farkına varmadı çünkü böcekti o. Böceklerin saçları olmazdı.
Ona saç demeseydi kıl deseydi daha çirkin bulup uzamadan yok edebilecekti belki.
Kelimelerin gücünden böyle bir talihsizlik yaşatıldı böceğe.Ne rengi umurundaydı ne dokusu. Altında ezildiği başka birinde dursa güzel olacak onun başına bela saçları vardı. Onu yavaşlatıyor bir çok şeyden vazgeçiriyordu. Eskiyi düşündü çok dikkat etti. en küçük halinden uzayana kadar da görmüştü onları aslında. Neden fark edemedi. Kendine kızdı.
İhtimal vermemişti. Kıl tüy diye düşünmüştü ilgilenecek başka şeyleri vardı kendi ne olduğuna çok bakmadı. En sonunda da bir gecede uzamış gibi gördü işte ve asla kurtulamıyordu çünkü yoldukça daha çok uzayıp daha çok acıtıyordu.
Ya şimdi ne olacaktı. Bir berber de mi yoktu. Bunu yaşayan başka böcekler de mi yoktu. Onunla dalga geçmeyen bir kaç böcek vardı ki onlar bunu yaşamış olmalılardı.
Diğerleri gülüyordu ama bilmiyorlardı ki güldükleri kınadıkları ne varsa onlar da yaşayacaktı.
Gülmeyen dalga geçmeyen böceklerle konuştu. Onu anladıkları belliydi ama kimse bir şey söylemedi.
Berber böcek de tanımıyordu. Sonra bir gün baktı ki yaşamına öylece devam ederken ruh haline göre saçları kırılıyordu yada parlıyordu.
Hislerini şimdiye kadar hiç bu kadar açmamıştı. Herkes onun sinirlendiğini dikleşen saçlarından üzüldüğünü kırılan ve sevindiğini ışıldayan saçlarından anlıyordu.
Bu onu daha güzel yapmıyordu ama daha herkes gibi duyguları olan biri olarak gözüküyordu.
Buna da alıştı. Böcekler onu böyle kabul etti ve aralarındaki duvar şeffaflaştı. Çünkü içi ve saçı birdi bu böceğin.
Mutsuzken kırılan saçlarını kestirirdi. Mutluyken etrafa sallardı. Sevmediği ona dert olan saçları onun artık bir aynası böceklerle daha sıkı bağlarıydı.
Sonra yavaş yavaş dökülen saçlarını yine fark edemedi ve bir gün kel kaldı. Yine tek bir gecede oldu sandı. Ama bu sefer etrafa baktığında yerdeki ölü saçlarından ipucu buldu.
Bir anda kel kalmış hissi kendine kökten bağlı alıştığı saçlarının artık sonsuza kadar gittiği hissi onu çok üzüyordu ki ipuçlarından bir şey fark etti.
Önemli olan başıma gelen kalan geçenler değil benim bir böcek olarak kendime nasıl baktığım alıştığım değiştiğim ve bunun beni nasıl etkilemesini istediğimdi. Artık her gün ayndan kendine bakar kendine dokunur ve anlamaya çalışır oldu. Hazırlıksız yakalanmak istemiyordu. Kendinde olan bir değişimi süreç içinde incelemeye hazırdı ama kendinden çok sıkılır oldu çünkü değişim olmadığı zamanlarda sıradan bir böcekti ve böyle bir hayatı yaşamaktan zevk almıyordu.
Mutlu son yazamadı. Peruk taktı saç ektirdi kazıttı ordan oraya dönerek sahteleşti. sonra mavi saçlı bir böcek buldu. Ona bu halinin saçmalığından bahsederken kendi yaptığının farkına vardı. O değişmedi ama saçlı böcek değişti. Mavi saçlı böcek kendini saçlarından halat yaparak astı. Normale dönen saçlı böcekse eski yolduğu ve kendi dökülen saçlarını topladı bir kılıfa koyup yastık yaptı. Elinin altında onun istediği ve istemediği değişimi yatıyordu. Kendi hakimiyetindeydi onlar ve istese istediği seçimi yapabileceğini gördü.
O yastıkla bir süre uyudu. bir kaç ay, sonra bir rafa kaldırdı. Böceğin saçları artık sadece bir yastıktı ve anlam ifade etmiyordu. o garip saçlar böceği kendine getirmişti.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Mis Gibi Kokuyoruz! Parfüm tavsiyeleri

NOT: Burnunuzun kokular arasında geçiş sağlayabilmesi, karıştırmaması için her parfümden sonra kahve koklayın. Bu yazıda bayanlar kendine parfüm seçebilir en azından seçenekleri daraltabilir, erkekler de hediye için fikir sahibi olabilir. Benim kendi seçtiklerim dışında çoğunluğu oluşturan hediye parfümler yine temiz kalbimin rolüyle tam istediğim parfümlerdir. Raf ömürleri en fazla 2 yıl olduğundan çoğunu açmadım. biten şişeleri de kaldırdığım yazlık veya kışlık kıyafetlerin arasına koyuyorum böylece yarım yıl sonra çıkardığımda naftalin yerine sevdiğim biten parfümler kokuyor. Keyifli okumalar ve pıs pıslamalar! 212 VIP Carolina Herrera- Eau de Parfum:  İçeriğinde rom,bitter, turunç, misk, gardenya, vanilya ve tonka fasülyesi bulunuyor. Reçine alt notasına sahip. Oldukça kalıcı bir parfüm. Fakat fresh değil, az biraz ağır gibi.  One Million'a benzeyen bir kokusu var. ''This is a private party. Are you on the list?'' sloganıyla baya cool bir imaj
21. Yüzyılda, milenyumdan 15 yıl sonra. Kahve kokusu ve bir küçük mumun altında nasıl da saklanıyorum. Dışarıda koşan çantalar, şemsiyeler beni bekliyor, rolümü yapıyorum. Bana her şey gelişmemiş geliyor ama bir Ortaçağın Rönesansı kadar sanata muhtacız. Belki de bütün gazeteler origami yapılmalı, tüm müziklerde hafiften de olsa dans edilmeli, tüm öpücüklerde minimum belli bir miktar sevgi olmalı. Her gülümseme gerçek olmalı, gerçekleşmeli de. Bulutlardan pamuk şeker kokusu da gelsin mi? Tamam bu çok fazla olurdu. Ama sevgi, çokça üretilip az tüketilmeli . Bunu da kimseye söylemeden ama cesurca yapmalı. Kumun üzerindeki şekiller orada birinin birini sevdiğini -hatta seviştiğini- göstermeli. Bir resimdeki her fırça darbesi birinin birini severken, okşarken yaptığı vurgulardanmış gibi gözükmeli. Bir plan ya da bir işin sonucu hep sevmeye çıkmalı. Bir yerlerde biri tüm hisleriyle birinin hassasiyeti altındaysa, tüm hayatında yaşadığı şeylerin onu oraya götürdüğünü bilmesi lazım

my first days in California - Huntington Beach, Las Vegas, Grand Canyon, Santa Monica-

Alright, I wrote this one when I got back to my hometown from California and I can look at my memories closer. It is a half way blog because I was lazy to finish it ! I bearly got used there by then. Obviously, you know what i mean if you have been in Europe or Asia before. Well,I am from both of them at the samw time. Thats true if you think I am confused  a bit, we all are. ( Istanbul is a crazy and pretty place where is located between Asia and the eastern Europe.) they call it culture shock. It does not matter how many time you have traveled abroad but in the US you will exprience this. Yes I left temprory since I have roots there  ( tears drop).  Lets start with my first day. 4th of June!  Does it sound familiar? when I landed there it was America's 240th Birthday, the Independence Day, in other words, the day of fireworks! well, I thought that is how said welcome to me. I made positivizing! For the first week i had an trouble for finding the school. Rule: GET